Julian Albans’ın hikayesi, sadece bir ayrıcalıklar ve lüksler hikayesi değil; aslında, içindeki karanlıkla başlayan bir yolculuğun öyküsüdür. On bir yaşındaki Julian, zalimlik ve egosuyla çocukluğunu doldurmuştur, etrafındaki zayıf noktaları istismar etmekte ustalaşmıştır. Ancak, hayatının dönüm noktalarından biriyle karşı karşıyadır. Julian’ın hayatı, büyükannesi Sara’nın gizemli müdahalesiyle tamamen değişir. Sara, ona sadece bir masal anlatmakla kalmaz, aynı zamanda derin bir içsel dönüşüm yaşatır. Nazi Almanyası’nda yaşayan bir Yahudi kızın trajik yaşamı, Julian’ın bakış açısını değiştirir ve içsel bir dönüşümü tetikler. Bu hikaye, önyargıları aşarak gerçek sevginin ne olduğunu anlaması için Julian’a rehberlik eder. Julian, artık sınıf arkadaşlarını daha iyi anlamak ve kabul etmek için açık bir zihinle yola çıkar. Bu, Julian için bir dönüm noktası olur ve yaşamını, empati ve anlayışla yoğurur.