Küçük bir sanat stüdyosunda günlerini geçiren genç sanat restoratörünün hayatı, babasının ölümünden sonra aldığı bir mektupla tamamen değişti. Mektup, ona Orta Çağ’a ait bir tabloyu restore etmesi gerektiğini ve bu görev için tarihi bir İtalyan köyüne gitmesi gerektiğini bildiriyordu. Köyün tarihi dokusu ve sakin atmosferi, genç sanatçıyı büyülemişti, fakat köyün karanlık köşelerinde bekleyen tehlikeler, onun bu yolculuğunun sadece bir sanat restorasyonu değil, hayatının en büyük mücadelesi olduğunu gösterecekti. Yaşlı bir düşes ve içine kapanık kızı, tablonun üzerindeki kara lanetin, turistlerin kanını emen acımasız bir cadının büyüsünden kaynaklandığını ve bu lanetin efsanevi bir canavarı da beraberinde getirdiğini açıklamışlardı. Genç sanatçı, hem tablonun ihtişamını geri kazandırmak hem de hayatını korumak için bu karanlık sırlarla yüzleşmek zorundaydı. Her yeni gün, geçmişin ve geleceğin karanlık gölgeleriyle dolu bir savaşın kapılarını aralayacaktı.