Cihan Manoğlu, kariyerinin en parlak dönemini yaşarken, hayatı bir anda alt üst eden bir olayla karşılaşır. Sorgu biriminin tek kadın memuru olarak, zorlu bir süreçten geçmiş ve saygın bir konuma ulaşmıştır. Ancak bir gün, babası Hayati’nin şüpheli koşullar altında öldüğü haberini aldığında, bu durum Cihan’ın hayatında derin yaralar açar. Bu kayıp, sadece ailesine değil, mesleki yaşamına da ağır bir darbe indirir. Babasının cinayet davası, onun en yakın meslektaşı Metin Yazıcı’ya atanır; Metin, Cihan’ın güven duyduğu ve duygusal bağ kurduğu bir isimdir. Olayların karmaşık bir hal almasıyla birlikte, Cihan ve Metin arasındaki ilişki de sarsılmaya başlar. Herkes birer potansiyel şüpheli haline gelirken, Cihan bu durumu kabullenmekte zorlanır. Kayıplarının yanı sıra, Cihan, Metin’in bu süreçteki rolünü sorgulamak zorunda kalır. Aşk, sırlar ve güvenin sarsılması arasında gidip gelen bir hayat sürerken, Cihan’ın içsel çatışmaları daha da derinleşir. Bu yolculukta, Cihan, hem kişisel hem de mesleki bir sınavdan geçerek, gerçekleri bulmak için ne kadar ileri gidebileceğini keşfedecektir.