2041 yılı, insanlığın varoluşunun gizemlerini çözmeye çalıştığı bir zamandır. Beyin yedekleme teknolojisi, sadece ölümün ötesine geçmek için değil, aynı zamanda bilincin derinliklerine inmek için de kullanılmaktadır. Bu yeni keşif, insanlığın kim olduğunu ve neyin peşinde olduğunu sorgulamasına yol açar.
Bu felsefi sorgulamaların ortasında, meraklı ve bilge bir dedektif, beyin yedekleme teknolojisiyle bağlantılı gizemli bir cinayet vakasını araştırır. Kurbanların beyinlerinde bulunan garip anılar, dedektifi bilinçaltının labirentine sürükler. Gerçek ve rüya arasındaki sınırlar bulanıklaşırken, dedektif insan ruhunun karmaşıklığıyla yüzleşir.
Her adımda, dedektif sadece bir cinayeti çözmekle kalmaz, aynı zamanda varoluşun gizemlerini de keşfeder. Beyin yedekleme teknolojisi, sadece ölüme karşı bir panzehir değil, aynı zamanda insanlığın kolektif bilinçaltına açılan bir penceredir. Dedektif, bu pencereden bakarak insanlığın en derin arzularını ve korkularını görür.