Bir yaz sabahı Veronica Gray, her zamanki gibi güne başlamak üzereyken çalan bir telefonla hayatı sonsuza dek değişir. Telefonun diğer ucundaki kişi, ona çok uzak bir köşkte yaşayan yaşlı ve unutkan Bayan Bloom’a bakıcılık yapmasını teklif eder. Başlangıçta bu teklif kulağa cazip gelir; şehir hayatının koşuşturmacasından uzak, izole bir yerde vakit geçirmek… Ancak köşke vardığı andan itibaren Veronica, burada işler planlandığı gibi gitmeyecek bir şeyler olduğunu hisseder. Evde geçirdiği ilk günlerde küçük tuhaflıklar yaşanır; kapılar kendi kendine açılır, sabahları tuhaf bir şekilde yer değiştiren eşyalar bulunur. Bahçıvanın sessizce fısıldadığı uyarılar Veronica’nın içindeki huzursuzluğu artırır. Günler geçtikçe, evin içindeki atmosfer giderek daha boğucu hale gelir. Bayan Bloom’la derin bir bağ kurmaya çalışırken, Veronica bir yandan da evde var olan bir şeyin onu izlediğini hissetmeye başlar. Bu evin sıradan bir köşk olmadığı çok açıktır. Karanlık sırlarla dolu bu yerde, Veronica, bir bakıcıdan çok daha fazlası olmuştur. Bu gizemli köşkteki sırlara daha fazla bulaştıkça, buradan sağ salim çıkamayacağının farkına varır.