Selim, kızı Elif’i kaybettiği günden beri uykusuz gecelerin ve tükenmiş günlerin içinde sürüklenmektedir. Polis, olaya dair en ufak bir adım bile atamayınca, Selim’in içindeki adalet duygusu yerle bir olur. Gün geçtikçe acısı daha da büyüyen Selim, bir yandan kızına olan sevgisini diri tutmak için mücadele ederken diğer yandan da kendini adaleti sağlamak için harekete geçmeye mecbur hisseder. Kendi soruşturmasını yürütmeye karar verir ve tek başına iz sürmeye başlar. Elindeki kısıtlı ipuçlarını bir araya getiren Selim, artık suçluların izini sürmekle kalmayacak, onları tüm dünyanın gözü önünde ifşa edecektir. Kurduğu platformda her bir sorgu, izleyenlerin yüreğine dokunur; çünkü Selim’in gözlerinde yalnızca öfke değil, bir babanın tarifsiz acısı vardır. Bu, herkesin sessiz bir tanık olduğu bir adalet savaşıdır; bir babanın yıkık kalbinden doğan bir direniş.