Charles, emekli olmasına rağmen bilgiye olan açlığını her daim hisseden o denli bir akademisyendi ki, boşluğa düşmek onun için tarifsiz bir acıydı. Eşinin kaybıyla çalkalanan denge, onu hayatın anlamını sorgulamaya itiyordu. Julie’nin dedektiflik ilanıyla aydınlanan Charles, Pacific View Huzurevi’nde kaybolan bir hazineyi aramaya koyuldu. Ancak bu huzurevinden fısıldayan rüzgarlar, olayların karmaşıklığını arttırıyordu. Her adımı izlenen, her sözü dinlenen Charles, müdür Didi’nin karşısında zorlu bir mücadele veriyordu. Huzurevindeki sakinlerin gizemli gözleri, ona kendi geçmişiyle yüzleşme cesareti verirken, bilinmeyenle dolu bir dünyada kaybolmanın da sancısını yaşıyordu. Macerası, içsel yolculuğuna dönüşürken, Charles asıl gerçeklerle yüzleştiğinde hayatı sonsuza dek değişecekti.