Güneydeki çorak ve yalnız toprakların ortasında, kasvetli bir cezaevinin soğuk duvarları ardında, Mikki Levy isimli bir adam ömür boyu hapis cezasını çekiyordu. Mikki, hayata olan inancını tamamen kaybetmiş, umutsuzluğun derinliklerinde kaybolmuş bir halde, çaresizlik içinde ölümü bekliyordu. Özgürlüğün hayalini bile kuramayacak kadar karanlığa gömülmüştü. Ancak bir gün, beklenmedik bir teknik hata sonucu serbest bırakıldığında, hayatı bir anda değişir. Mikki, New York’a taşınarak Brooklyn’de yaşayan amcasının yanında yeni bir başlangıç yapmaya karar verir. Eski bir mahkûm olarak toplumda kendine yer bulmaya çalışırken karşılaştığı zorluklar, onu daha da kararlı ve güçlü bir hale getirir. Ancak bela, Mikki’yi peşini bırakmaz ve kendisini Rus mafyasının acımasız bölge savaşlarının ortasında bulur. Hayatta kalmak için hapishanede öğrendiği hayatta kalma becerilerini yeniden kullanmak zorunda kalan Mikki, yeraltı dünyasında hızla yükselir ve kısa sürede adını duyurmaya başlar. Ancak bu hızlı yükseliş, onu daha da tehlikeli ve zorlu olayların içine çeker. Her köşe başında bir tehdit, her an bir tehlike onu beklemektedir. Mikki, bu zorlu mücadelede hayatta kalmak için zekâsını ve cesaretini kullanarak, kaderini kendi elleriyle yeniden yazmaya çalışır. Her geçen gün, Mikki’nin içindeki karanlık ve ışık savaşır, onu kim olduğuna ve kim olmak istediğine dair derin sorgulamalara iter.