Güney Kore’nin eğitimde yenilikçi liderlik anlayışını temsil eden Jooshin Lisesi, ülkenin en parlak beyinlerinin yetiştiği bir yer olarak bilinir. Bu kurum, sadece bir okul değil, aynı zamanda geleceğin liderlerini ve toplumun öncü figürlerini yetiştiren bir güç merkezi olarak kabul edilmektedir. Jooshin Lisesi, her biri parlayan birer inci gibi olan öğrencileriyle, adeta bir kudret sarayına dönüşmüştür. Jeong Jae Yi’nin zarafeti, Kim Ri An’ın Jaeyool Grubu’nda parlayan yıldızlığı, Yoon He Ra’nın Jooshin Grubu’nun tahtının varisi olarak belirginleşen cesareti ve uluslararası ticaretin genç temsilcisi olarak Lee Woo Jin’in kararlılığı… Bu isimler, yalnızca okulun koridorlarında değil, ülkenin geleceğini şekillendiren güç odaklarında da adlarından söz ettirmektedir. Ancak, bu parlak dünyanın arasında gizemli bir gölge belirir: Kang Ha. Onun varlığı, sadece dengeleri alt üst etmekle kalmaz, aynı zamanda Jooshin Lisesi’nin tahtını elinde bulunduranların güç dengesini sarsar. Her adımı, okuldaki titiz dengeleri alt üst etmeye yönelik bir deprem etkisi yaratır. Kang Ha’nın etkileyici görüntüsü, sadece dikkatleri üzerine çekmekle kalmaz, aynı zamanda karanlık bir sırrın perdesini aralayan bir anahtar gibi işlev görür. Okulun dengesi, Kang Ha’nın gelişiyle birlikte tehlikeli bir çizgiye doğru kaymaya başlar ve kontrol tamamen kaybolmaya yüz tutar.