Doktor Carver’ın cazip teklifi, parlak ciltlerin, kusursuz yüz hatlarının büyüsüne kapılan bir grup kadının dikkatini çeker. Estetik ameliyatla kendilerini daha mükemmel hale getirme fırsatını gören cesur kadınlar, hiç tereddüt etmeden doktorun kapısını çalarlar. Ancak, bu kararı verirken göz ardı ettikleri bir gerçek vardır: Hiçbir şey bedelsiz değildir. Dr. Carver, başlangıçta bir mucize gibi görünen teklifiyle, kadınların kusursuzluğa olan açlıklarını gidermeyi vaat eder. Ancak, asıl hikaye, bu doktorun arkasındaki karanlık gerçeğin gün yüzüne çıktığında başlar. Carver’ın aslında şeytani bir plastik cerrah olduğunu ve kusursuzluğun asla bedelsiz olmadığını fark ettiklerinde, dehşete kapılan kadınlar artık geri dönüşü olmayan bir yola girmişlerdir. Dr. Carver’ın gerçek yüzü ortaya çıktığında, kadınlar hayal kırıklığına uğramış ve korkmuş bir şekilde gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Onların mükemmel görünme arzusu, aslında ne kadar tehlikeli ve acı dolu bir yol olduğunu anlamalarıyla sarsılır. Kusursuzluk peşinde koşan bu kadınlar, bedeli ne olursa olsun güzelliklerini satın almaya hazır olduklarını düşünürken, aslında mükemmel görünmenin altında yatan karanlık gerçekle karşılaşırlar. Kadınlar, Carver’ın teklifini kabul ettiklerinde, aslında bedeli ödemek zorunda olduklarını bilmiyorlardı. Şimdi, mükemmelliği satın almış olmanın ne kadar büyük bir bedelle geldiğini anladıklarında ise, çok geç olabilir. Her biri, mükemmelliğin peşinde koşmanın, ruhlarını ve bedenlerini tehlikeye atmanın ne kadar büyük bir hata olduğunu anlamıştır. Artık geri dönüş yoktur ve bu kadınlar, kusursuzluğun karşılarına çıkan karanlıkla birlikte gelmesini kabullenmek zorundadırlar.