Dünya’nın kaderi, gökyüzünden hızla yaklaşan bir güneş parçasının tehdidi altındayken, on sekiz yaşındaki genç bir adam, adını bile bilmediği küçük bir kasabanın sınırlarında bulunan bir arkadaşının kulübesine ulaşmak için yola çıkar. Fakat, bu yolculuk pek de beklediği gibi gitmez. Yolda mahsur kalır ve kasabaya varmadan önce, kendisini bilinmeyen bir karanlığın içinde bulur. Dünya, kaosa doğru hızla sürüklenirken, genç adamın hayatı da dengesiz bir duruma girer. Bu beklenmedik durum, genç adamı tuhaf ve tehlikeli maceraların içine iter. Her adımda, bilinmeyenle yüzleşmek zorunda kalır ve en derin korkularıyla karşı karşıya gelir. Dünya atmosferi alevler içinde yanarken, sadece dış dünyayla değil, aynı zamanda kendi iç dünyasıyla da mücadele etmelidir. Geçmişle hesaplaşırken, uzun süredir bastırdığı gerçeklerle de yüzleşir. Özellikle, babasıyla olan ilişkisi bu sürecin merkezindedir. Babasıyla olan bu ilişki, hayatındaki her kararı ve duygusal tepkiyi etkiler. Bu yolculuk sırasında, babasının izlerini takip eder ve kendi kimliğiyle barışmak için içsel bir mücadele verir.